Burak Yılmaz’ın teknik adamlık kariyeri tam anlamıyla fiyaskoyla başladı. Antalyaspor maçından sonra ‘sokak ağzı’ beyanatları mı dersiniz, Bailly-Tayfur Bingöl münakaşasında yerli-yabancı oyuncu ayrımı mı dersiniz, yoksa akıllara zarar kadro seçimleri mi? Nereden tutsanız elinizde kalıyor…
Milliyet Gazetesi’nin duayen yazarı Attila Gökçe’ye verdiği demeçler, bardağı taşıran son damla oldu. Travmaya neden olan Lugano mağlubiyeti sonrası görevi bırakan Şenol Güneş’le ilgili sözleri, Aboubakar hakkında gündeme bomba gibi düşen iddiaları büyük bir şaşkınlığa neden oldu.
Burak Yılmaz, futbolculuk döneminde yeniden küllerinden doğmana vesile olan Şenol Güneş’e vefa borcun bu mu? Tecrübeli teknik adam, ‘manevi evladı’ olarak gördüğü seni hiçbir deneyimin yokken yardımcı olarak yanına almadı mı? Henüz antrenörlükte çaylakken Beşiktaş gibi ligimizin asırlık çınarında göreve başlama şerefine nail olmadın mı? Görevden ayrıldıktan sonra takımın mahrem sırlarını ifşa etmekle mi ödüyorsun şükran borcunu?
Acaba önce Bailly’yi sonra Aboubakar’ı taraftarın önüne atmakla ne kazanacaksın? Kaldı ki dedikodusunu yaptığın Kamerunlu oyuncuya gollerden sonra sarılıp sevincine ortak olmadın mı? Beşiktaş gömleğinin sana ne kadar bol geldiğini, büyük camianın baskısını kaldıramadığını demeçlerinle, tavırlarınla kanıtladın.
Sportif başarısızlığının aslan payını hadi yönetimin rezalet kadro mühendisliğine verelim. Ama saha içinde de sınıfta kaldın. Rebic gibi forma aldığı zaman fark yaratan bir yıldızı küstürdün. Zaynutdinov’u ısrarla sol bekte oynattın. Nedeni anlayamadığımız şekilde cezası biten takımın 1 numaralı kalecisi Mert Günok’u Antalyaspor maçında yedek soyundurdun. Nitekim Ersin’in ikinci golde yaptığı fahiş hata, maçın kaybedilmesinin en önemli faktörlerinden biriydi. Ufak çaplı Bailly krizini idare edeceğine ateşe benzin döktün.
Formayı adaletli dağıtamadın. Takım içinde disiplin zaafiyeti tavan yaptı. “Ülkesinden misafiri gelmiş yabancı oyuncumuz, o gün idmana çıkmayıp kafeteryada oturabiliyordu” diyerek bunu zaten itiraf ediyorsun. Her fırsatta ‘Beşiktaşlı’ olduğunu dile getirmene rağmen siyah-beyazlı takımla ilgili paylaşımlarını sosyal medya hesabından silmen de ayrı bir fiyasko. Yaşanılmışları spor arşivinin hafızasından temizleyemezsin Burak Yılmaz. Böyle bir silgi henüz icat olmadı çünkü. Berbat sonuçlanan bu kısa deneyimin teknik adamlık kariyerinde ne yazık ki hep önüne çıkacak.